Cumartesi, Mayıs 12, 2007

Kryptogram


Weycell (Veysel) ve Apo işi özel bir düzenek :) kopya ve benzeri işlemlerde kullanılması yasal olmamakla birlikte kullanılması çok eğlenceli olabilecek bir zımbırtı seçeneği. Arada bir denemek (denemeye çalışmak) bile çok eğlenceli. Ayrıca geliştirici. Fakat neyi geliştirdiği hala muallak! Akıl mı yoksa sinsilik mi? :) Bu sorunun yanıtını onlardan almak daha doğru olacaktır.

Cuma, Mayıs 11, 2007

364 gün sonra eskilerden bulgu :)

İnanmak güç geliyor aslında. Tam 364 gün geçmiş son yazımdan sonra. Çok yoğunum. Çok yoruluyorum. Ama seviyorum yoğun olmayı. Belki de bir takım şeyleri bana unutturması bunda etkendir, ne dersiniz?
Bu arada bir blog daha açmış bulunmaktayım. Gerçi orayada fazla girdi girmekte zorlanıyorum, zaman sıkıntısı yüzünden. Ancak onun konusu biraz daha farklı. Şöyle ki; ben Turizm ve Otel İşletmeciliği mezunu (1 ay sonra inşallah) bir kişi olarak, bu sektörle ilgili gördüklerimi tabii olursa deneyimlerimi aktarmak niyetindeyim. Adres: http://bymiy.wordpress.com
Gelelim eski bulguya :)

DOĞDUĞU YERDE

Hava kararır, bulutlar çöker yüreğime
Bir küçük sevgi fidanı uyanır, çıkar topraktan
Sessizliğin içinden ses gelir
Karanlığın içinden kalbimden
Ruhum sıkılır, yüzüm kızarır
Dudaklar yapışır birbirine ses çıkmaz
Haykırır içim, yaraya tuz basmış gibi
Ama ses geçicidir, biter dudaklarda,
Ve gözler konuşur dudaklar yerine
Umut gözdedir ve aşk kalptedir,
Ve yeni bir aşk doğar, güneşin battığı yerde.

Eller birleşir, tenha bir yerde
Susar gözler durulur beden
Ruhlar ayrılır yerinden ve aşk kapıyı çalar
Ruh evde yoktur ve tam kalp çalma anıdır,
Aşk pusuya yatar, elinde şeffaf hançer
Ve yine bir aşk doğar sessizliğin içinde

Gece biter, ruh döner eve
Aşk hançeri saplanır tamda yerinden
Geriye sadece kan pıhtısı kalır
Ve bir damla koca bir yaş
Ve yeniden bir aşk doğar toprağın göz yaşıyla birleştiği yerde

Yaralanır beden ruhun genç olmasına rağmen
Gözler görmez olur, eller tutmaz olur,
Geride sadece anılar kalır acı hüzüntülerden
Ve yine bir aşk biter, mezar taşının balında.

Oğuzhan Bahadır ÇETİN
12.04.2000


Yazıya geçiren: Mehmet IŞIK
Çeviren: Beyza Uçkun