Cuma, Mayıs 12, 2006

Eskilerden bir bulgu :)

Yıl 1999. O dönemler 8. sınıftayız. Yahya Kaptan Anadolu Lisesi ikinci dönem mezunları olmaya aday kesimden (tabii biz buna imkan vermedik :) ). Sınıfımıza yeni gelen bir öğrenci o senenin mükemmel geçmesine yol açacak ve benim en yakın arkadaşlarımdan biri olacaktı. Deprem dolayısıyla Adapazarından Gebzeye taşınmışlardı. Kendisi gerçekten mert, cesur, kültürlü, sosyal ve kibar bir insan olan Oğuzhan Bahadır ÇETİN. Tamam tamam daha fazla yağ çekmeyeceğim. Ona fazla bile :)
Şu anda İzmir Ege Üniversitesi Deri Mühendisliği okuyor. Bana çok emeği geçmiştir kendisinin. Sağolsun kardeşim benim.
Bu akşam biraz eski dosyalarımı karıştırıyordum. Ve onun duygusal, hırçın yanını keşfettiğim dönemlere ait bir şiirini buldum. Kağıt artık eskimekten dökülüyordu. Bende ona daha önce söz verdiğim gibi internete bunu yazmaya karar verdim. Aşağıdaki şiir yaklaşık 3,5 saat uğraştıktan sonra çözmeyi başardığım bir şiir. Oğuzhan'ın kendine özgü bir hayat tarzı vardır. Doğal olarak yazısıda kendine özgü :) Seni özledim be kardeşim. Buyur şiirin:

LODOS RÜZGARLARI

Aşk denizinin ortasındayım,

Yelkensiz, susuz, aşksız.

Fırtınalar olur oralarda,

Durulur kalbim bazen masumca.

Ey lodos kurtar beni.

Kurtar beni şu yalnızlıktan.

Ya ters çevir sandalı

Ya da at beni geçmişime.

Gemim yalnız,

Gemim masum,

Gemim ağırbaşlı,

Gemim dayanamıyor artık çılgın dalgalara.

Gemim yalnız, gemim masum.

Ey lodos ?(silinmiş)

Pusulam sen, arkadaşım sen.

Her adada bir sevda,

Her limanda bir aşk yolculasın beni.

Lodos kederli, lodos sert.

Lodos artık savurmuyor saçlarımı.

Lodos artık yaşlı, lodos aşık.

Lodos artık ağlıyor eski günlerine.

Ey lodos! Haykır mehtaplı gecelere,

Savrulsun yer, gök, deniz.

Masum kalbim yine hüzünlensin.

Yine şeffaf hançer yaralasın beni,

Yine ruhumu sen çıkar göğe.

Aşk pususunda bekleyen Azrail?miş meğer,

Son aşk aptalı benmişim meğer,

Gemide bir tek ben kaldım,

Gemide sadece lodosun savurduğu martı sesleri var.

Hüzün baz oluyor kalbim lodossuz her gece.

Çünkü; lodos tek arkadaşım,

Çünkü; o haykırır her şeye,

Çünkü; o yoksundur aşktan,

Çünkü; onun boynu daha bükülmemiştir yar?a.

Gemim masum, gemim yalnız.

Gemim su alıyor lodos yüzünden,

Gemim dayanamıyor çılgın dalgalara,

Gemim yaşlandı artık benim gibi,

Gemim Azrail?e benden de yakın.

Elveda lodos. Elveda hayat.

Bıktım her adadan, her limandan.

Yaşlandı ruh, yaşlandı beden.

Çürüdü kafa, çürüdü gemideki tahta.

Kaptansız gemi, gemisiz kaptan olmaz,

Yar?sız hayat, lodossuz gün olmaz.

Ruhsuz beden olmaz ama bedensiz ben varım artık.

Elveda çılgın deniz, elveda martılar.

Lodos yalnız, lodos arkadaşsız,

Lodos esmiyor eski gücüyle,

Lodos eski lodos değil,

Lodosun boynu bükük,

Lodosun eli mahkum yar?a,

Lodos durgun, lodos masum,

Lodos kurtulmak istiyor esmekten,

Ama lodos bedensiz zaten.

Ey lodos! Beni hatırla.

Ağla yar?ın arkasından.

Ama gül bir yandan.

Ey lodos! İmamım sen ol,

Tabutum gemim, toprağım deniz olsun,

Martı sesleri dua olsun benim için.

Belki bir gün bir yalnız aşık görürsen,

Yaklaş ona, onu teninle ısla,

Ve sessizce deki ona;

?Bana bakma eserim ben masumca,

Ben bir yar sevmişim,

Kalbi kar, eli soğuk bana.

Ben ağlarım senin yerine,

Sen git sevdiğinin yanına.?

Ve deki ona;

?Sensiz olmuyor yar,

Sensiz, atmıyor kalbim, soğuk yatağım,

Gel vazgeçelim şu kırgınlıktan,

Gel de kavuşsun bedenler,

Gel ki lodos ağlamasın artık,

Gel ki pusu kurmasın Azrail,

Gel ki aşk denizinde boğulmasın sevdalar.

Gel be güzelim gel be?

Refaha kavuşsun artık lodos??

Oğuzhan Bahadır ÇETİN

1999 ? 8/A ? Yahya Kaptan Anadolu Lisesi

Çeviren: Mehmet IŞIK (yazının güzelliği söz konusu olunca bir çevirmen şart oluyor :) )

Cumartesi, Mayıs 06, 2006

Doğuran Robot :(

İnsanoğlu teknolojide ve bilimde ilerledikçe ne yapacağını şaşırıyor sanırım :( Dünyada açlıktan saniyeler içinde yüzlerce insan ölürken kafasını salak saçma şeylere yoran insanlar gelişme adı altında akıl dışı şeylerle ilgileniyor ve bunlara binlerce dolar yatırıyor. Bakın...

Cuma, Mayıs 05, 2006

Pamela - Cehennet

Pamela
Pamela Anderson değil tabii bu Pamela :) Pamela; Şehir Rehberi ve Eğer Dinlersen albümlerinden sonra beklenilen albümünü 7 aylık bir çalışmadan sonra çıkardı. Şarkılar dikkat çekici. Albüm adıda aynı çekiciliğe sahip. Benim dikkatimi çeken parçalar Aşk Yoruyor, 11:11, Ah Ben ve Kısık Ateşte. Müziklerin demolarını Seyhan Müzik internet sitesinden dinleyebilirsiniz. Ayrıca Seyhan Müzik Pamela'nın albümünü internetten almak isteyenlere güzel bir jest yapıyor ve imzalı kişiye özel albüm yolluyor. Bu güzel bir pazarlama yöntemi bana göre.
Albümde 13 parça var ve yaklaşık 1 saat aralıksız müzik zevki yaşatıyor. Parçaların listesi aşağıda. Bence dinlenmesi gereken bir albüm. MP3leri elime geçer geçmez daha dikkatli dinlemeye çalışacağım :) Kolay gelsin...
1 Muhabbet Bağına Girdim Bu Gece (Ararım Sorarım) - 4:02
2 Artık Birşeyler Yapmak Lazım (İstanbul?dan Gitmek) - 3:51
3 Cihangir Türküsü - 3:40
4 Aşk Yoruyor - 4:14
5 Seviyorum Sensiz (Ankara?da) - 4:16
6 Merdiven - 3:23
7 Cehennet - 4:05
8 Gerçek Hayat - 4:16
9 11:11 - 6:00
10 Ah Ben - 4:31
11 Kartlar Elimde - 3:31
12 Bir Tek O Gece - 4:01
13 Kısık Ateşte - 3:12

Pazartesi, Mayıs 01, 2006

Depomda yer yok diyenlere :)

Seagate firması bilindiği gibi dünya'nın en büyük HDD üreticisi. Bu sabah bir baktım bir yerlerde 750 GB yazıyor. Önce sarsıldım. Sonra Seagate görünce rahatladım. Son zamanlarda dikey depolama teknoljileri alanında gelişen Seagate yapmış yapacağını. Barracuda 7200.10 adını verdiği ürün tam olarak 750 GB. Yakında 1 terabyte (1000 GB) depolama alanına sahip HDD piyasada olacakmış. Bu arada fiyatta gayet iyi. 600 dolar gibi cazip bir fiyatla piyasada olan bu ürün tam arşiv delileri için. Şahsen Seagate olunca güvenim iki kat artıyor ve şiddetle tavsiye edesim geliyor :) Kolay gelsin...

Çarşamba, Nisan 12, 2006

Weysel, döktürmeye devam

Weysel yine döktürmüş. Sanırım gerisi de yavaş yavaş gelecektir. Ama bu diğerinden daha hoş bence. Buna iyi bir beste düzenlerse süper olacaktır. Kolay gelsin Weysel.

ÖLÜMDEN KAÇILMIYOR

Gözlerim gözlüyor seni
yüreğim özlüyor seni
Toprak çekiyor beni
Ölmekten kaçamıyorum

Kara gözlü dilber çok sevdim seni
Yinede ecel geldi aldı beni
kaçış olsaydı aşkım ben kaçardım
Ölümden kaçılmıyor
Ama ölümden kaçılmıyor....

Kalbim kan ağlıyor
Gönlüm sana tapıyor
Bedenim ölmek istiyor
Ölmekten kaçamıyorum

kara gözlü dil.......
....
....
...
..........................

Pazar, Nisan 02, 2006

Rüyada yemek istenir mi?

Bir insan rüyada bir başkasından yemek ister mi? İstermiş demekki :) Bu sabah babam aradı annemde yanındaymış. Benim gibi onlarda özlemişler. Ama garip olan; annemin akşam rüyasında benim ondan yemek istediğimi görmesi. Onlarında içine dert olmuş aç mı tok mu diye :) canlarım benim ya. Sayelerinde çok şükür tokum.
Yarın gezi var. Daha doğrusu bugün. Göldağı diye bir yere gidiyoruz okulun dağcılık kulübü etkinliği ile. Umarım iyi geçer. Ben bedava gidiyorum. Okula hizmetlerimin bir göstergesi. Teşekkürler Hasan Hocam...

Perşembe, Mart 16, 2006

Tek kelimeyle; BEN!

Başak erkekleri
Şunu hemen açıklığa kavuşturmakta yarar var. Eğer kalbiniz romantik rüyalara ve peri masallarına açlık duyuyorsa, umutlarınızı sakın Başak erkeğine bağlamayın; yoksa kendinizi ölüm orucu içinde bulursunuz. Başakla kurulan bir gönül ilişkisi, hayatını sadece tatlı duygulara bağlamış olan bir insanı sert bir vuruşla soğuk yere indirdiği zaman, üzücü olabilir.

Bu adam hemen hemen tamamiyle pratik, nesnel bir düzeyde yaşar ve hikaye kitabı aşklarının gerçek dışı duygusallığına bel bağlamaz. Kuşkusuz, bu tümüyle bir anlayış sorunudur. Çünkü, herşeyden önce, böyle bir aşk kendisini kadın-erkek ilişkisinin eşiğine yaklaştırmakta pek işe yaramayacaktır. O, odanızın penceresi altında serenat yapacak tipte bir adam değildir.

Aslında Başaklar, çocukluğun ilk yıllarından başlayarak aşk konusuyla çok derinden ilgileneceklerdir, ama Romeo Juliet cinsinden bir aşkla değil. O, aşk sözcüğünü en güzel şekilde, kendisini karşılıksız olarak ailesine, arkadaşlarına, kendisinden daha zayıf ve olanakları daha az olanlara adamakla ifade eder. Başak içgüdüsel bir çalışma aşkıyla doğmuştur. Böylesine yükseklere erişememiş olan Başaklar bile, şu ya da bu şekilde bencillikten uzak bir adeale hizmet edememenin hafif suçluluğunu duyarlar. Dramatik heyecanlar, duygusal vaadler, yapışkan sevgi şeklinde kendini gösteren bir aşk, Başak erkeğini sadece soğutmakla kalmaz, şehir dışına giden ilk otobüse ya da trene atlayıp kaçacak kadar korkutur da. Ancak, o her ne kadar çelik ve buz karışımı gibi görünürse de, uygun sıcaklığı bulunca zevkten eriyebilir. Hiç kuşkusuz, Başağın kalbine giden yollar vardır. Gizli yollar. Arsızca peşinden koşmak bunlardan biri değildir. Bir sürü flörtçü kadının ve tehlikeli deniz kızlarının şaşırarak ve düş kırıklığına uğrayarak öğrendikleri gibi, koketlik ve cinsellik bu yollardan biri değildir. Başaklar aşkta fazlalıktan çok kalite ararlar. Her katagoride kaliteye oldukça önem verdiklerinden, gerçek aşk ilişkileri çok azdır ve bunlar bazen de talihsizlikle veya herhangi bir şekilde üzüntüyle sonuçlanır. Başağın böyle bir hayal kırıklığı karşısındaki normal tepkisi, kendisini bulabildiği en zor işe gömmek, genel olarak toplumdan uzaklaşmak ve bundan sonraki aşk olasılıklarında iki kat daha dikkatli olmaktır. Büyük strateji kullanmak ve çok sabırlı olmak zorunda kalabilirsiniz. Başağın esas içgüdüsü iffettir ve bundan ancak iyi bir nedenle ya da fevkalade iyi bir kadın için vazgeçebilir. Başakların hepsi değilse de çoğu, başka burçlara göre çok daha büyük kolaylıkla bekar yaşayabilirler. Kadere karşı koymadan boyun eğmek onlara doğal geldiği için, anlamadıkları disiplin kurallarına da katlanırlar.

Hiç belli etmese de, Başak incelikle baştan çıkarma sanatının ustası olabilir. Başak erkek, keskin zekayla sağlam toprağın karışımıdır. Soğuk flörtçülüğüyle bir çok kalbi kırmasıyla tanınırsa da, onun eleştirici analiz duygusu ve herkesi beğenmeyen zevki selimi, sık sık çıktığı flört gezilerinde platonik alandan ayrılmasına pek olanak vermez.

Başak aşık olacağı kişiyi bulmak için o değerli zamanını harcamakta acele etmeyecektir. Çünkü yeme, giyinip kuşanma, sağlık ve çalışma alışkanlıklarında olduğu gibi, kadın seçiminde de aynı derecede eleştirici ve kılı kırk yararcasına özenen bir insandır. Sakın onu yanıltmaya ya da ona yalan söylemeye kalkışmayın. Sizin Başak aşığınız hiç hayale kapılmaz. O, nezih, dürüst ve samimi bir ilişki ister. Bunu bulma şansının ne kadar az olduğunu kendi de çok iyi bilir; ancak, daha azına razı olacağını ummanın hiçbir yararı yoktur. Şayet koşullar onu uygunsuz bir ilişki kurmaya zorlamışsa, bu ilişkinin pençeleri arasında uzun süre kalmayacağından kuşkunuz olmasın.

Başak, aklının başından alınması zor bir erkektir. Devamlı bir aş ihtiyacıyla yanıp tutuşmadan uzun süre yaşayabilir. Eğer aklınızı ona taktınızsa, bu sizi ağlatmaya yeter. Acaba mermerden mi yapıldığını, yoksa kalpsiz mi olduğunu merak edersiniz. Hayır, mermerden yapılmamıştır, ve evet, kuşkusuz bir kalbi vardır. Sabırlı olun, bekleyen sonunda muradına erer.
Bununla birlikte, gerçekten aşık olduğuna karar verince de, büyük bir sadelikle duygularını size açıklayacaktır. Aşkı başka burçlarda olduğu gibi asla dalgalanmadan, sürekli bir alevle yanacak ve yıllar geçtikçe harikulade bir güvenilirlikle sıcaklığını sürdürecektir. Başak aşkının peri masalına benzeyen tek yanı, eğer gerçekten aşıksa, gerçek eşine sahip olmak için yıllarca beklemesi, ya da onu alıp aile ocağına getirmek için binlerce dağı aşmayı göze almasıdır.

Bir Başak erkeği kadınları üzen küçük büyük tüm sorunlara karşı istisnasız çok anlayışlı, düşünceli ve müşfiktir. Kristal kadar berrak bir hafızası vardır ve neden o kadar önem verdiğinize pek akıl erdiremese de, özel günleri herhelde unutmayacaktır. Başak erkekleri son derece sahiplenen kişiler olmalarına karşın, öyle delice ateşli bir kıskançlık göstermeyeceklerdir. Bu size önemsiz ince bir çizgi gibi gelir, ama önemlidir. Başaklar son derece sadıktır ve aile bağlarını koparmayı hiç istemezler. Ancak, hoşgörüleri kötüye kullanılıp da sonunda bıçak kemiğe dayanınca, boşanmak için mahkemeye başvurmakta bir an tereddüt etmezler. Evlilik bir kez bitmişse bitmiş demektir. Bir kez kararını veren Başak erkeği, yoluna devam eder, artık gözyaşları dökmeniz, yalvarıp yakarmanız boşunadır, kararından dönmez.

Başak erkekleri kural olarak baba olmak için yanıp tutuşmazlar. Onların kendilerine has egoları, ruhsal tatmin için çocuk sahibi olmak ihtiyacında değildir ve Başaklar küçük aile sahibi olmak isterler. Böyle olduğu halde çocuk sahibi olunca da Başak son derece çocuklarına düşkün bir baba olur ve sorumluluklarını hiçbir zaman hafife almaz. Çocuklarının yeteneklerine geliştirmek ve onları kendi yüksek davranış standartlarını aşılamak için pekçok saatlerini severek harcayacaktır. Bir Başak baba zeka ve kültüre büyük önem verecek ve ahlak, nezaket ve iyi vatandaşlık konularında çocuklarını titizlikle eğitecektir.
Başak sağlığına biraz titizlik göstermenizi bekleyecektir; ama hasta olduğunuz zaman o da sizin başınızda bekleyecek ve size bakacaktır.

Çarşamba, Mart 15, 2006

Kızıl Gezegene Gidin

http://www.google.com/mars

Dünyadan sıkılanlar için Mars Gezegenine ufak bir yolculuk :)

Salı, Mart 14, 2006

Şampiyonum :)

Belki birgün döner bakarım buralara diye yazıyorum. O zaman amacına uygun olsun değil mi? Uzun zaman çalışmanın sonucu ortaya çıktı. Birinciyim :) Alonso kadar olmasada bana zevk veriyor. Bundan sonra daha fazla çalışmalıyım. Aileme tüm desteklerinden ötürü teşekkürler!

Pazar, Mart 12, 2006

Şampiyonlar şampiyonu Alonso! :)

Bugün yarış haftamın son günüydü. Tabii büyük gündü. Dün demiştim kalkış şampiyonu Renault diye :) Alonso ilk viraja gelmeden 2. sıraya yerleşti bile :) Neyse yarış bu sene süper heycanlıydı. Heycandan yerimde duramadım. Hele ki Alonso'nun M. Shumacher'i geçişi tek kelimeyle mükemmeldi. Yani o artık Şampiyonlar Şampiyonu sıfatını hak etti! Sıralama aşağıda. Eğer izlemediyseniz çok şey kaçırdınız demektir.
Son olarak günün mükemmellerinden Raikkonen hakkında bir iki satır döktüreyim. Raikkonen'in dün kanat problemi yaşadığını belirtmiştim. Bugün gridin sonundan başladı. Ancak daha ilk turda 22. sıradan 15. sıraya yerleşti. Sonrası malum 11., 8., 5., 3.(!). İşte bu şekilde mükemmel bir yarış çıkardı. Arabası dayanıklı, gösterişli ve hızlıydı. Alonso'ya çok ter döktürecek diğer yarışlarda :) Seyir keyifi yüksek yarışlar olacak. Şiddetle izlemenizi öneririm. Bu arada Raikkonen sadece 1 defa pit-stop yaptı. Yani ağır bir araçla bunu başardı. Allah bizi (Renault) McLaren'den korusun :) Toyota tek kelimeyle vasat durumdaydı. Fisichella ise yarışın başlarında ayrodinamik sorunu yaşadı ve çıktı.

2006 Bahreyn Yarış Sonucu
1. Alonso (Renault)
2. M. Shumacher (Ferrari)
3. Raikkonen (McLaren)
4. Button (Honda)
5. Montoya (McLaren)
6. Webber (Williams)
7. Nico Resberg (Williams)
8. Klien (RedBul)

NOT: Nico Rosberg yarışın başında kanadını değiştirmek zorunda kaldı. Eğer değiştirmeseydi son turlara doğru yaptığı (11. sıradan 7. sıraya) atakla başımızı (Renault) ağartacaktı. Ama diğer yarışta kendini gösterecektir. Gerçekten yetenekli. Coulthard'ı bir geçişi vardı ki sormayın. Sanki 20 yıllık F1 tecrübesi var. Bir insanın savunması bu kadar mı kolay parçalanır? Coulthard bilindiği gibi savunma duvarı gibidir. Gelecek vaat ediyor bu Rosberg! Babasıda 1982 F1 Şampiyonu!

SÜRÜCÜLER KLASMANI:
1 Fernando Alonso (İspanya) Renault 10 puan
2 Michael Schumacher (Almanya) Ferrari 8
3 Kimi Raikkonen (Finlandiya) McLaren 6
4 Jenson Button (İngiltere) Honda 5
5 Juan Pablo Montoya (Kolombiya) McLaren 4
6 Mark Webber (Avustralya) Williams 3
7 Nico Rosberg (Almanya) Williams 2
8 Christian Klien (Avusturya) Red Bull 1
9 Felipe Massa (Brezilya) Ferrari -
10 David Coulthard (İngiltere) Red Bull -
11 Vitantonio Liuzzi (İtalya) Toro Rosso -
12 Nick Heidfeld (Almanya) BMW Sauber -
13 Scott Speed (ABD) Toro Rosso -
14 Ralf Schumacher (Almanya) Toyota -
15 Rubens Barrichello (Brezilya) Honda -
16 Jarno Trulli (İtalya) Toyota -
17 Tiago Monteiro (Portekiz) MF1 Racing -
18 Takuma Sato (Japonya) Super Aguri -

MARKALAR KLASMANI:
1 Renault 10 puan
2 McLaren-Mercedes 10
3 Ferrari 8
4 Honda 5
5 Williams-Cosworth 5
6 RedBull-Ferrari 1
7 Toro Rosso-Cosworth -
8 BMW Sauber -
9 Toyota -
10 Midland-Toyota -
11 Super Aguri-Honda -

Cumartesi, Mart 11, 2006

F1 güzel başladı...

F1 Bahreyn yarışı gerçekten iyi olacak gibi. Bugün sıralama turlarında süper bir çekişme oldu. Favorim Alonso 4. sırada start alacak olsada bu yarışın kalkış şampiyonları Renault takımıdır. Bunu herkes bilir. İşte bu yüzden pek üzüldüm diyemem ama biraz burukluk var tabii.
Bu arada bazı kural değişiklikleri ve sıralama turu formatının değiştiğini belirtmek gerek. Bunlara değineyim biraz. Öncelikle motorlarda meydana gelen bir değişiklik varki ben hala sebebini anlamış değilim. V10 motorlardan 200 beygir daha düşük güş üreten V8 motorlara geçiş yapıldı. Malum zaten Ferrari'nin normal araçlarında da bu motor kullanılıyor. Yani Ferrari bu motoru iyi tanıyor tabii bunun avantajını kullanıyor. Diğer kural değişikliği ise yarış esnasında lastik değiştirme yasağının kalkması ile ilgili. Artık pit-stop heycanı geri geliyor. Tabii buda BRIDGESTONE'nun işine yarıyor. Daha kısa sürede yıpranan ancak daha performanslı lastikler üretebilecekler. Yani bu sene kurallar 2 sene önceki gibi M. Schumacher'in işine geliyor. Nedendir bilinmez?
Birde Yeni sıralama turu formatı varki ağzım damağım kurudu heycandan. İlk 15 dk boyunca tüm araçlar çıkıyor piste herkes istediği kadar tur atıp en iyi dereceyi elde etmeye çalışıyor. Bu süre bittikten sonra son 6 kişi eleniyor ve 22 ile 16 arasında diziliyor. Daha sonra ki 15 dk boyuncada 16 araç pistte tur atıyor ve onlardan da 6'sı eleniyor ve 16-10 arasında diziliyorlar. En son 20 dk içinde ise kalan 10 araç 1. olmak için tur atıyor. Bunu bu gün M. Schumacher yaptı. İyi bir yarış çıkaracaktır. Massa (yeni takım arkadaşı) ile kıran kırana mcadele verdiler. Güzeldi. Oda 2. oldu. sıralama Aşağıda var. Yarın ki yarışı heycanla bekliyorum.

Bahreyn Sıralama Turları Sonucu
1. M. Schumacher (Ferrari)
2. Massa (Ferrari)
3. Button (Honda)
4. Alonso (Renault)
5. Montoya (McLaren)
6. Barrichello (Honda)
7. Webber (Williams)
8. Klien (RedBull)

NOT: Raikkonen daha ilk 15 dk'lık seansta arka kanadındaki bir hasar yüzünden arka sağ lastiğini kaybetti ve en son sırada başlayacak. Acıkçası buna üzüldüm. Montoya 5. olduğuna göre o kesin ilk 3'te olacaktı. Kısmet yarına sanırım. Ayrıca McLaren karizma aracıyla göz doldurdu.

Cuma, Mart 10, 2006

DMYO sitem yayında :)

Okulum için yaptığım web sitesi bugün itibarı ile hayata geçti. Şimdiden yeni bir siteye başladım bile. Bu pek hoşuma gitmedi :) neyse insanın emeğinin karşılığını görmesi güzel :)

Devrek Meslek Yüksekokulu

Çarşamba, Mart 08, 2006

Sayın Weycell'in Şarkı Sözü :)

Bu sömertır tatilinde arkadaşlarım arasında ayrı yeri olan Weycell (Veysel) ile buluşma fırsatım oldu. Bu buluşmamız esnasında Mustafa'da yanımızdaydı ve eğlenceli bir buluşma olduğu kanısındayım. Buraya kadar herşey normal. Ancak Weycell'in elinden eksik etmemeye başladığı klasik gitarını kılıfından çıkarıncaya kadar normal olan bu durum birden değişti. Esrarengizdir ki ben Weycell'in müzik konusunda bu kadar istekli ve yetenekli olduğunu bilmezdim. Neyse; Mustafa ve Weycell bir şarkı yapmaya kara vermişler. Aslında müzik var ama sözler yok :) Mustafa elektro gitarıyla Weycell'e eşlik ediyor. Lafı uzatmayacağım. Siz karar verin. Sözler ve Müzik: Mustafa Kılıç - Weysel Gökgöz.

Şarkı Adı Bilinmiyor :)

Bir varmış bir yokmuş derken, başladım hayata.
Zenginliğide gördüm, fakirliğide.
Anladım ki koskoca, çözülmemiş hikaye.
Tükettim tüm umutlarımı, daha ilk sahnede.
Haykırıyorum sadece ona, hayata.
Feryadım, varlığım, dünyam hikaye.
Bitsin yeter! Vazgeçiyorum, usandım.
Oyunlarım, kalbim, hislerim hikaye.
Geldi geçti tüm dostlarım, yanlızım artık.
Farkındayım ansızın çöktü karanlık.
Gidecek bir yerim yok yazık çok yazık.
İndi perde ben düşüyorum önüm karanlık.

Pazar, Mart 05, 2006

uzun zaman olmuş :(

farkındayım yazmayalı uzun zaman oldu. Toshiba M70 125 Pro makineme kavuştum sonunda. Adınıda Rabiya koydum :) İyi şimdilik bir sorun yok! Aşağıda az önce millete attığım bir mail var World Community Grid programı ile ilgili. Mail size gelmediyse burdan takip edin :)

**************************************************************************
Öncelikle belirtmeliyim ki bu mailden hiçbir kurumun veya kişinin çıkarı yoktur! Sadece bilim adına bir çıkar söz konusu. Bu maili arkadaşlarınıza Forward (ilet) ederken lütfen arkadaşlarınızın adreslerini BCC kutucuğuna yazınız, TO kutucuğuna da kendi adresinizi yazınız. Böylece mailin gerçek amacının spam mail oluşturmak olmadığını da vurgulamak isterim.
**************************************************************************
Öncelikle World Community Grid programı hakkında bilgi vereyim. Programı http://www.worldcommunitygrid.org/ adresinden temin edebilirsiniz. Program zaten küçük boyutlarda. Daha sonra kurulum yaparak programı çalıştırın. Program açılırken sizden kullanıcı olmanızı isteyecek. Kutucuklara uygun cevapları vererek programı başlatın. Program daha sonra kendisine müdahale etmenize gerek kalmadan otomatik olarak çalışacaktır. Ancak internet bağlantınız olmalı!

Şimdide size World Community Grid programının içeriğinden bahsedeyim. Program şimdilik içinde iki adet proje destekliyor. Birincisi insan protein yapısı hakkında diğeri ise AIDS hakkında. Bu projelerde kullanılan büyük kapsamlı makinelerin yetersizliği yüzünden IBM?in de desteklediği böyle bir girişim oluşturulmuş. Mantık basit. Projeleri ufak parçalara ayırıp sizin makinenizde bu program sayesinde çözülmesi sağlanıyor. Yani sizde bilime katkıda bulunuyorsunuz.

Bu maili daha doğrusu bu programı yayma düşüncemin nerden geldiğini anlatayım size. Bu projeyi ilk duyduğumda hemen alıp yükledim. Makineme yük getirmiyordu. Bazen programın varlığını bile unutuyorum :) http://www.worldcommunitygrid.org/ adresinde kendi hesabınızın sayfası vardır. Ordan bir takıma üye olabiliyorsunuz. Ben TurkeyPro adında bir takıma üyeyim. Türklerin oluşturduğu bir takım bu. Ancak sadece 25-30 kişi var. Bende sanırım diğer takımlarda böyledir diye merak ettim. Ama durum böyle değil :( Diğer takımlara (nerdeyse her devletin takımı var) baktım 1-2 bin kişi en az. Türk olmaktan utandım diyemeyeceğim ama Gururum incindi desem daha doğru olacak. Tamam toplumca biraz cahiliz ama bu kadar olacağını tahmin etmiyordum ?. Nerdeyse herkesin (bu maili alanların) evinde bir bilgisayarı var ama MSN ve diğer sohbet programları dışında ne kullanıyorsunuz? Biraz düşünün. Avrupa ve diğer ülkeler neden öndeler? Hala Osmanlı Devleti kafasında mıyız yoksa? Bilime yardımcı olmak isteyen arkadaşlara bu mail umarım bir kaynak olur. Lütfen biraz özveri!!! En azından alın bir defa kurun makinenize sadece bir proje geri gönderimi yapsanız belki ilerde AIDS yüzünden ölecek bir kişiyi kurtarmış olursunuz! İleriyi bizden önce keşfedenlerin yaptıkları ürünleri kullanıyorsunuz şu anda. Geleceği düşünün biraz. Anı yaşamak saçmalıkları geride kalsın artık. Sizinde çocuklarınız, torunlarınız olacak. Siz anı yaşayın diye onlara cehennemi yaşatmayın!

Maile ek olarak programın bir resmini koydum. Bunu forward etmek size kalmış. Ancak lütfen forward ederken yukarda belirttiğim gibi gönderin.

Kolay gelsin?
Mehmet IŞIK.

Pazar, Ocak 29, 2006

Bilgisayarımı toplayamıyorum :(

Şu anda saat 11:15 ve ben bilgisyarımı toplayamıyorum. İçim el vermiyor. O kadar çok şey yaşadım ki onunla adeta kıyamıyoum. Ama o benim ne halde olduğumu anlıyor ve bana yardımcı oluyor. Nasıl mı? Takılarak :( Adeta al beni at diyor ama gönül işte sevdiğine kıymak zor :)!
Neyse toplayacağım şimdi. Güle güle sevdiğim. İlk bebeğim :)
Kolay gelsin...

Cuma, Ocak 27, 2006

Sonunda bitti! Artık sevgilimin üstüne kuma alma zamanı :)

16.01.2006 tarihinde başlayan finallerim en sonunda bugün itibari ile sona erdi. Çok önemli bir dersi sınıf birincisi olarak bitirmenin verdiği heycanla son sınavada girdikten sonra sınavların bittiğini ve hayatın yeniden başladığını anlamak gerçekten zevkliydi. Pazar günü akşam üzeri Metro Turizm (her zaman olduğu gibi ilk 4 sıradan herhangi biri) ile Gebze'ye gideceğim. Aslında acele etmezdim ama sevdiğimin üstüne kuma alacağım :) 6 yıl bunun için bekledikten sonra artık hakkım olduğunu düşünüyorum. Bunu sadece ben değil aynı zamanda sevdiğim makinede düşünüyor. En azından sinyallerini veriyor :) Neyse kısmetse alacağım. Bunun ayrıntılarını daha sonra yazarım. Şimdiden babama ve ablama bana bu imkanları sağladıkları için teşekkür etmek istiyorum. Tabii annnemide unutmamamk gerek! Annecim benim bütün sınav dönemi boyunca bana calar saat görevi üstlendi! :) Canlarım benim, hepsini çok seviyorum!
Bu arada yeni makinemde okulun yarım kalan web sayfasınıda bitirmem gerekiyor. Siteyi bitirince ilk işim kendi web sitemi hazırlamak olacak. Bu konuda çok planlarım var. Bir hayli dolu olmasını istiyorum. Bakalım elimden geleni yapacağım. Bu arada Linux konusunda da kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Sanırım var olan bilgilerimin üstüne çıkmam için bana yeni bir sevgili şart :) Sevgilim için en uygun model: Toshiba Satallite L20-101 :)
Kolay gelsin...

Salı, Ocak 24, 2006

Nasıl yorum yazılır kardeş senin günlüğe?

Sanırım yorum yazmak isteyip yazamayan arkadaşlarım olmuş :( bu işlemi anlatmak istedim. Öncelikle yazdığım metinlerin altında ne kadar yorum yapıldığını gösteren bir yer var oraya tıklayın. Daha sonra açılacak sayfadan sağ taraftaki boş kutucuğa yorumunuzu yazın "Leave your comment". Sonra "Anonymous" kutucuğunu işaretleyin. Yorumların altına lütfen isimleri yazın! Daha sonra "Login and Publish" butonuna tıklayın. İşte hepsi bu. Kolay gelsin...

Pazartesi, Ocak 16, 2006

0,1,2,3,4,5,6,7,8,9

0,1,2,3,4,5,6,7,8,9 <== hepinizden nefret ediyorum ...

Pazar, Ocak 08, 2006

Ah Gebze Ah :)

Çamurlu yolları, karmaşık yaşamı, özlenilen gürültüsü... Gebze. Aslında sevmememe rağmen özlediğim bir yer olan Gebze, arkadaşlarımın varlığıyla daha bir güzel olmaya başladı. Bilmiyorum sebebini ama insan burda olunca daha rahat hissediyor kendini. Sanırım bildiğim bir yerde olmanın rahatlığı bu. Gerçekten özlemişim arkadaşlarımı. Öhm Öhm ağlamak istiyorum.
Neyse özledim işte yaa. Arkadaşlar, ailem herşeyim burda. Uzak durmak zor burdan. Ama mecburum. Çünkü sevgilim Devrekte :) Sevgilim mi kim? Tabii ki beni en çok anlayan canım Celeron 366 Mhz makinem :)
Kolay gelsin... İyi bayramlar hepinize :)

Cuma, Ocak 06, 2006

Gitmeden, kendime bir iyilik :)

""Sandra - Maria Magdalena , Enigma - Return To Innocence , R.E.M. - Losing My Religion , Bryan Adams - Everything I Do"". İnternette dolaşırken aklıma geldi; kotama bakayım dedim. Kısa süre önce makineme format atmadan önce ADSL Kota 1.0 adında bir program kullanıyordum. İyidi. Kolay kullanımlı hoş bir programdı. Artık kullanamıyorum. Çünkü TTNet servislerini biraz düzeltme ihtiyacı duydu (çok şükür). Adrese ulaşamıyor program. Zaten Murat Çilelide kullanmayın artık 2.0 PRO sürümünü çıkardım, bana para lazım diyor :) İşte bu programın sahibi Murat Çileli hakkında biraz araştırma yapayım derken, kendi sitesinde buldum kendimi. Sitesinde paylaştığı kliplerin adreslerini ben yukarda verdim. Ancak siteye üye olmanız durumunda verildiği için siz yinede burdan çekmeyin. Murat Çileli adresi bu işlem için en uygun yer. Ben sadece gitmeden önce kendime bir iyilik yapayım dedim. Unutmamak için adresleri buraya yazmak istedim. Neyse toparlanmam gerekiyor.
Son olarak; Devreğe geldiğimde ilk alışverişim esnasında aldığım salyangoz makarnayı yapıp yeme şansına kavuştum bugün :) Biliyorum erken oldu ama ne yapalım? Hayırlısı inşallah :) {Midemde ağrılar var. Umarım içtiğim koladandır}

Perşembe, Ocak 05, 2006

Kim Richard, Stallman ne?

Tahmin ettiğiniz gibi Stallman, Richard'ın soyadı. Peki kim bu sakallı adam? Elinde ne var? Neden merak edilmesi ve araştırılması gereken bir adam? Acaba Mehmet bu adamı neden merak etti? İşte bu soruların cevabı için biraz bekleyeceksiniz :) Oldu canım neden senin yazmanı bekleyeyim? Bak benimde internetim var, bende en az senin kadar araştırmayı severim diyorsan; Stallman adresine bak. Yok, şimdi çok yoğunum, tuvalete gitmem lazım. Daha saçımı tarayacağım diyorsan; bekle beni. Buraya karalayacağım birşeyler (Benimde saçımı taramam lazım). Ama ne zaman? Bayram dönüşü mü? Hayır. Bayram dönüşü sınavlarımdan hemen sonra. Ben sana bir iki ön araştırma yap derim. Sonra sana GNU, FSF (Free Software Foundation) dediğim zaman bana möngün (oda neyse) gibi bakma. Hadi kolay gelsin. Ben çok saygı değer babamın benden istediği Bulgarca klipleri cd'ye yakayım. Sonra papaz olmayalım :)

gidiyorum bütün aşklar yüreğimde

cumartesi saat 17:15'te çok oturgaçlı götürgeç ile gebzeye geliyorum. burdan kurtulmak ve sevdiklerime kavuşmak ne kadar güzel bir duygu bir bilseniz. bir hissetseniz o duygunun bana verdiği zevk-i sefayı, o ince aşkı, o karabataktan kurtulma arzusunu. ama nerden bileceksiniz ki sizle ben aynı mıyız? değiliz tabii. siz sizsiniz ben benim. yani devrek gebze değil gebze devrek değil. bu arada sakın haa bana hani gebzeyi özlemeyecektin demeyin. evet. özlemedim (bazen pinokyo olmadığıma seviniyorum yada öyle birşeyin olmadığına). sadece sevdiğim değer verdiğim insanları, özellikle ailemi özledim. ordan kapı gibi mi duruyorum? bende insanım. sanırım (?) al beni götür uzaklara, hiç bitmeyen bir yolculuk olsun bu ve yine getir beni bu yaşanılmayası tepebaşına. hadi metro tut kolumdan.

selam sana günlük

selam diyorum ama cevap vermiyorsun. neden? çünkü senin adın günlük al ayağını üzerine oturduğun şeyin altına ve konuşmadan sadece beni dinle. zaten sana bu yüzden blog diyorlar. sen duvarsın tamam mı? bu konuda hem fikir olduğumuza göre yavaş yavaş hayattan bulduklarıma ve bulmadıklarıma bakacağız seninle. ben bakacağım sen göreceksin. hadi başlayalım o zaman...